Lilypie Third Birthday tickers

26 Mart 2010 Cuma

Canım oğlum bir tanem...

canım nasılda uyumuş:))
töfte yerken,en sevdiği yemek

hımm çok güzel:))




of nerde kaldı benim töftem :)



ve mutlu son töfte gelmiş:)


19 Mart 2010 Cuma

çok güzel bir yazı paylaşmak lazım diye düşündüm:))

çocuğu ve torunu olan herkese ......
Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi,grip "Yatınca geçer"di, başın ağrıyorsa "Çocukların başı ağrımaz" denirdi,uykun kaçıyorsa "Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün" şeklinde konuhalledilirdi!
Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya, "Tembel"din ya "Yavaştan, sağlamsağlam öğreniyor"dun!
Hüzünlü bir çocuksan "Yazar olacak herhalde" derlerdi,yerinde duramıyorsan, etrafa saldırıyorsan bir tane çakarlardı,susup otururdun.
Kanaatimce pedagojinin zirve yaptığı yıllardı o yıllar.Çünkü sonra sonra, koşup oynadıktan sonra öksüren çocuk 'astım başlangıcı',okuma yazmayı zor söküyorsa 'disleksik', hüzünlüyse 'depresif',aşırı hareketliyse 'hiperaktif' diye nitelendirilmeye başlandı ve o sinameki yetiştirilen tipsizler şimdi büyüdüler! O kadar ilgi alaka sonrası ola ola ne oldular? Emo!
Emo ne?Hani beş-altı yıldır etrafta saçlarını gözlerinin tekini kapatacak şekilde öne öne tarayan, miskin görünüşlü, asık suratlı, beti benzi atmış, sıska,dar pantolonlu, converse'li, siyah ojeli ergenler var ya...Taksim'de kaldırımlarda filan oturuyorlar.
Aha onlar Emo!Emo kelimesinin emotional'dan (hissi) geldiği, bu yavruların pek bunalımlı pek güvensiz ve duygusal olduğu, topluma uyum sağlayamadıkları için böyle takıldıkları söyleniyor.
Bizim zamanımızda punk vardı ya, onun gibi bir akım, ama bir halta yaramayanı!*HERKESİN KEYFİNİ KAÇIRDIM*Ay kıyamaam! Zamanında, kendi ergen yıllarımda bu akım daha dünyada yokken 10 gün emo takılmışlığım vardır! Kafam neye bozuktu hatırlamıyorum ama o 10 gün, üstelik de yaz tatilinde, evin o köşesinden bu köşesine oflaya poflaya nemli gözlerle dolaştım. Saçımı taramadım, denize gitmedim, sohbetlere katılmadım, tebessüm bile etmedim. Akşamları karabasan gibi yemek masasına çöküp herkesin keyfini kaçırdım. Bir akşamüstü, balkonda otururken annem "Ne bu surat her gün, senin derdin ne kızım aaa..." şeklinde pedagojik bir açılım yaptı."Sıkılıyorum... Hayat çok anlamsız" cevabımın üzerinden sanırımbirkaç saniye geçmişti ki, acı ve can havliyle bir metre havaya sıçradım.Annem, her Türk annesinin uzmanı olduğu 'mıncırma' hamlesini oldukça sert ve uyarısız gerçekleştirmişti.Mıncırma, malumunuz evlat artık poposuna terlikle vurulmayacak kadar büyüdüyse, ancak tekdir ile de uslanmıyor ve hakkı kötekse kullanılan, konu komşu, bitişik ev duyar ihtimaline karşı avaz avaz bağırmak yerine geçen bir terbiye şeklidir.Tercihen bel veya bacak bölgesinden bir alan seçilir, elle kavranır ve et, 180 derece çevrilir!Hemen ardından, daha acım ve şaşkınlığım hüküm sürerken, annem kısık sesle,yüzünü yüzüme yaklaştırarak "Alırım ayağımın altına" diye başladı ve "Karnın tok sırtın pek! Aklını başına topla! Sıkılıyorsan da git bakkala evin alışverişini yap, sonra da gel yemek kitabından bir kurabiye pişir, akşam misafir var, hadi yallah..." şeklinde bitirdi!*NE DERDİM KALDI NE DE TASAM*Malumunuz eti mıncırılan ergen olay yerinde fazla kalamaz, mıncırandan tırstığı için kendisine yalakalık yapar, arzu ettiği aktiviteleri gerçekleştirir.Mıncıran mutlu, mıncırılansa artık efendi bir insandır! Aynen öyle oldu.Mıncırma sonrası ne derdim kaldı ne tasam! Emo'luğum o gün bitti, bu yaşakadar da hep mutlu mesut, uyumlu, üretken biri olarak yaşadım. Şimdininsokakta bira içen, gelen geçenden ihtiyacı var diye değil, hayat tarzı sandığı için para dilenen, dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp,bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo'larının başında, bizim zamanımızın anne babaları olacaktı ki. Ohoo... Muma dönerdi hepsi! Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifleri bir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin!Ülkenin gençlerine bak.Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo'lar!Gelecekten çok umutluyum çok!

10 Mart 2010 Çarşamba





























































oğlum için çok geç kalmış bir günlük...:(

bugün den itibaren oğlum için günlüğümüzü yazmaya başlıyorum,çok üzgünüm daha önce yapmadığım için kısmet bugüneymiş canım oğlum annen bilgisayar özürlü olduğu için beceremedi bugün bu blogun oluşmasında başta EMEL teyzen ve FATMA teyzen çok yardımcı oldu onlara çok ama çok teşekkür ederiz burdan:))

Canım oğlum sen bizim yaşama sevincimiz,mutluluğumuz,dünyamızsın...sen gelince hayat daha güzel,daha umutlu,daha yaşanır oldu oğlum babanda bende bu dünyada herşeyden çok seni seviyoruz bi tanem sen bize allahın bir hediyesisin bir tanem herşey seninle güzel...

Sana kavuşmamız çok ama çok uzun zaman aldı tam evliliğimizin onuncu yılında geldin sana kavuşmak için tüp bebek tedavisi gördük ve sen çok uğraştırmadan ilk seferde bize geldin.

Doğduğun günden itibarenolan resimlerini bloğumuza eklemekle işe başlayalım işimiz çok ve ben ancak bu işleri sen uyuduktan sonra yapabileceğim güzel oğlum ve maalesef sen bu ara çok hastasın inşallah iyileşip yine eskisi gibi sağlıklı olacaksın tatlım.